8 Ağustos 2012 Çarşamba

HIZLI TREN...


Şehitlikteki skandal 30 yıl sonra ortaya çıktı!

Somuncu Baba, Sirkeci Dede, Susuz Dayı vs. Türbelerin İçi de Boş Çıkarsa Kabirperestler çok üzülecek...

Şehitlikteki skandal 30 yıl sonra ortaya çıktı!


Balıkesir'de 30 yıldır ziyaret edilen yerin Bizans mezarlığı olduğu ortaya çıktı.

Balıkesir'de 30 yıldır ziyaret edilen yerin Bizans mezarlığı olduğu ortaya çıktı.


Balıkesir'in Erdek İlçesi'nde 30 Ağustos da 30 yıldır ziyaret edilen yerin Bizans mezarlığı olduğu ortaya çıktı. Bölge, bu yılki Zafer Bayramı programından çıkarıldı.


Erdek Kaymakamı İsmail Kaygısız, konuyla ilgili açıklama yaparak Bursa Anıtlar Yüksek Kurulunu tarafından görevlendirilen 10 kişilik heyetin burada incelemelerde bulunduğunu, yapılan araştırma sonucu şehitlik olarak bilinen yerde, Bizans dönemine ait çok sayıda mezar çıktığını açıkladı.


Bölgede yabancı uyruklu ve Erdekli vatandaşların da mezarlarının yer aldığını kaydeden Kaygısız şöyle dedi:


"Şehit mezarı bulunmaması üzerine Garnizon Komutanlığı geriye dönük incelemesinde, bahse konu alanın şehitlik olarak kayıtlarda bulunmadığını tespit etti. İlçe Kaymakamlığı ve garnizon komutanlığı olarak şehitlik olarak bilinen mezarlık ziyaretini ve burada yapılacak olan 30 Ağustos kutlamalarını programdan çıkardık."

YOUTUBE VİDEOLARIM...


12 Temmuz 2012 Perşembe

İÇERİYE GELİN...


Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.

-Ben sizi hiç tanımıyorum, der . Ama aç ve susuz olmalısınız. Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim.


- Evin erkeği içerde mi? Diye sorar adamlar.


- Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.


- O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil. diye cevap verirler.


Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.


- Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler.


Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.


Ama bu defa da;


- Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz der yaşlı adamlar.


Kadın öğrenmek ister;


- Niye giremezsiniz ?


İhtiyarlardan biri açıklar:


- Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.


Diğeri BAŞARI.


Ben ise SEVGİ . . .


Sonra ekler;


- Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz ?


Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;


- Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin’i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun .


Karısı itiraz eder;


- Canım, niçin Başarı’yı çağırmıyoruz ?


Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;


-Sevgi’yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar !


- Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına. Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi’yi davet et.


Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;


- Hanginiz Sevgi idi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol .


Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.


Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler.


Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı’ya sorar;


- Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?


Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:


- Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi’yi davet ettin .O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz . . .


Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır...!

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Akıllı insanlar ;Akıllı insanlarla çalışır.

Akıllı insanlar ;Akıllı insanlarla çalışır..!

''Einstein'' konferanslarına hep özel şoförü ile
gidermiş. Yine bir konferansa
gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü
Einstein'a;

"Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken
ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesiv kelimesine biliyorum" demiş. Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:

"Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç
tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş,ben de arka sırada seni dinlerim."

Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir
konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru
cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş.
Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:

"Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok
garip" demiş.

Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı
işaret ederek şöyle devam etmiş:

"Şimdi size arka sırada oturan şoförümü
çağıracağım ve sorduğunuz soruyu,
göreceksiniz, o bile cevaplayacak."

Netice:

Akıllı insanlar, akıllı insanlarla çalışır ve insanın zekiliğinin yanında uyanıklığıda insana çok şeyler kazandırır . . . !

30 Nisan 2012 Pazartesi

Hocadan Alınan İntikam !

Hocadan Alınan İntikam !
 Üniversite'de bir genç bir hoca ile tartışmış.
Hoca inadına bu genci kağıdı
iyi olmasına rağmen bırakmış.
Çocuk tam 2 sene bu dersten kalmıs.
3. senesinde tüm ağırlığını bu derse vermiş.
Zaten 2 senedir calıstığı için
dersi iyi biliyormuş.

Sınav başladığında
çocuk tüm soruların cevaplarını tek tek yazmış .
Sonrada cevaplarını silerek hocaya kağıdı vermiş .

Hoca " 2 senedir ben bırakıyordum
bu senede sen yapamamışsın " diye gülmüş.

Öğrenci sınavdan cıktıktan bir kaç gün sonra
hocayı mahkemeye vermiş.
Mahkemede " Ben soruları çözdüm ancak 0 aldım " demiş.
Üniversite hocasıda rahat rahat "
Kağıdı hala bende bana boş kağıt verdi " demiş.

Çocukta " Ben kağıdı doldurdum o zaman hoca silmiş kağıdımı ,
optik okuyucuya sokun kağıdımı orda çıkar her şey " demiş.
Sonra kağıdı optik okuyucuya sokarak yazılar netleşmiş


Çıkan kağıt uzman öğretmenler tarafından incelenmiş.
Cevaplar çok net bir biçimde gözüküyormuş.
Ve çocuk çok yüksek bir not almış.
Öğretmen ise açığa alınmış.
Çocukta dersten geçmiş . .

18 Nisan 2012 Çarşamba

Sevgili Li-Li...

Uzun yıllar önce Çinde Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır bu da onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.

Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev, onun ve kayınvalidesi ile arada kalan eşi içinde cehennem haline gelmiştir. Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek, böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kadına kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.

Sevinç içinde eve dönen Li-Li yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranıyordu. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu. Evde artık barış rüzgârları esiyordu. Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvardı. Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordu. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.

Sevgili Li-Li dedi;

Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça oda dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz dedi.

14 Nisan 2012 Cumartesi

YARGISIZ İNFAZ YAPMA !!!


Öğretmen okulun ilk gününde,
5. Sınıfın önünde dururken, çocuklara bir yalan söyledi:
Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı
derecede sevdiğini söyledi.
Ancak bu imkansızdı, çünkü ön sırada, oturduğu
yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.
Mediha öğretmen bir yıl önce Mustafa’ yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemlemişti.
İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu.

Bu öyle bir noktaya geldi ki, Mediha öğretmen onun kağıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar(X) yapmaktan ve kağıdın üstüne kocaman bir “0” koymaktan zevk alır oldu.

Mediha öğretmenin okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu; Mustafa’ nın kayıtlarını en sona bıraktı.

Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.

Mustafa’ nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve de çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli"

İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

"Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evdeki yaşamı mücadele içinde geçiyor."

Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

"Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek."

Mustafa’ nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

"Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor."

Bunları okuyunca, Mediha öğretmen problemi kavradı ve kendinden utandı.

Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kağıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu.

Mustafa’ nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti.

Mustafa’ nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı.

Mediha öğretmen onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu.

Mediha öğretmen pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı.

Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi.

Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü.

Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı.

"Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz."

Çocuklar gittikten sonra, Mediha öğretmen en az bir saat ağladı.

O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı.

Mediha öğretmen, Mustafa’ya özel ilgi gösterdi.

Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu.

Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.

Bir sene sonra, Mediha öğretmen kapısının altında Mustafa dan bir not buldu, ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

Altı yıl sonra Mustafa’dan bir not daha aldı.

Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı.

Yine Mediha öğretmenin tüm yaşamında ki en iyi ve en favori öğretmen olduğunu yazmıştı.

Sonra dört yıl daha geçti ve başka bir mektup geldi.

Bu kez fakülte diplomasını aldıktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu.

Mektup onun hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu.

Ama simdi ismi biraz daha uzundu.

Mektup söyle imzalanmıştı:
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz
( Tıp Doktoru)

Öykü burada bitmiyor.

Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var.

Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu.

Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Mediha öğretmenin damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.

Şüphesiz Mediha öğretmen bunu kabul etti.
Ve tahmin edin ne oldu?

Taşları düşmüş olan o bileziği taktı. Dahası, Mustafa’ nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.

Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Mediha öğretmenin kulağına şöyle fısıldadı:

"Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.
Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim"

Mediha öğretmen, gözlerinde yaşlarla şöyle dedi:
“Yanlış düşüncelere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum. 

ALINTIDIR...